Aquarius..

Film bi kere görselliğiyle bir şiir gibi akıyor. Zaten afişine, rengine, verdiği huzura bayıldığım için, hiç adını duymasam da izlemek istedik. Ee tabii yüksek imdb puanı da cabası. Hoş bazen yüksek puanlılar dehşet hayal kırıklığı da yaratmıyor değil. Peki bu da öyle miydi derseniz, cevabım ‘pek değil ancak kıyısından döndü’ derim. Çünkü 2.5 saatlik süresinin 2/3’ünde gayet güzel gitti, soktuğu laflar tee Brezilya’lardan bize bile değdi! (zira Beyazperde’deki yorumda çok güzel ifade bulduğu üzere; “benzer bir üçüncü dünya ülkesine mensup vatandaşlar olarak”) ancak sonuna doğru vuku bulan iki mevzu biraz örtü kapalı kaldı. Hoş aklımıza olabilitesi mümkün varsayımlar geldi ancak filmde açık açık ifade bulmadı, o kadar. Tabii bilerek öyle bırakılmış olması da muhtemel. Orası ayrı.
Sonuç olarak o sondaki hafif belirsizlik (konu belirsizliği) dışında, dehşet güçlü bir kadın portresini, bir o kadar dehşet ayrıntılarla çok güzel tasvir edilmiş bir yaşam alanını seyr-ü sefa edebildiğimiz bir yapım. Kadın zaten çok güzel. O kendine özgü hem klas, hem bohem, hem tarz stili; aynı sıfatlara sahip evi, oturduğu kompleks; müzik seçimleri çok güzeldi.
En fenası ise yine ifade ettiğim yorumda çok güzel tanımlandığı gibi ‘3. dünya ülkelerine kalkınma hamlesi gibi pazarlanan "kentsel dönüşüm" projeleri’nin yaşattığı, insanın içini acıdan değişimleri!! dünyanın öbür ucunda dahi görülebiliyor olması idi :( .
Özetle, sanırım kadınların daha çok sevebileceği, keyifli bir sakin gece sineması diyebilirim ;)

Comments