Veee filminin ardından ‘Ye Sev Dua Et’... / Andddd after its movie ‘Eat Love Pray’...

Veeee sonunda ben de “Eat Pray Love” filmini seyredebildim. 2.5 yıl önce, o zaman için de, sanırım bir sene gecikmeli olarak okumuştum kitabı ama sanırım tam zamanında okumuştum. İtalya’dayken;) (Tess sağolsun;) ) Filme dair notlarımı maddelemek daha doğru...
Andddddd finally I had the chance to watch the movie ‘Eat Pray Love’. I had had read the book a little bit late too, 2.5 years ago. But I guess I read on the right time. Cause I was in Italy…(Thanks to Tess;) ).. and now I think the best way to share my thoughts about the movie one by one…
Öncelikle ben, kitabın ilk kısmında çok ama çok daha fazla eğlenmiş, keyif almıştım. Filmdeyse tam tersi oldu. İlk yarı kesinlikle çok sıkıcıydı. Hani istesen, İtalya’da geçen bir bölümü bu kadar sıkıcı yapabilirsin. Elde bu kadar zengin ve canlı bir hammadde varken İtalya gibi, nasıl bu kadar düz sahneler çekilmiş anlamadım. Bir kere yemek olayları çok daha canlı, iştah açıcı, “hadi kalk İtalyan restoranına gidelim” havasında olabilirdi. Mekânlar çok daha güzel ve yine “hadi kalk gidelim buraları gezelim” moduna sokabilirdi.
First of all, I had more fun at the first part of the book when I compare with the movie. Cause I really found 1st part of the movie very boring. Surprisingly it is so interesting the put the Italy parts together in such dull way like this. Especially when you have such a vivid raw material like Italy… that’s a pity. For instance, in my opinion, the food parts should have been much more appetizing. It should have given the urge to say “let’s go to an Italian restaurant”. As well the historical places should have been given in an atmosphere to “push you to visit Italy as early as possible”.
Bir kere kitapta o kadar canlı ve eğlenceli geçen, insanın sürekli o kelimeyi tekrarlayası gelen “attraversiamo” kısmı çok ama çok sönüktü...
Also, the “attraversiamo” part which has been written in such a enjoyable and lively ways had been played in such a plain and un-vivid way. In the book, it was giving you the feeling – the urge to repeat that word over and over again. But in the movie it does not..
Ayrıca kitapta belirgin olarak yer eden “telefonino” esprisi yine filmde yoktu..
Beside that also the “telefonino” expression which was very obvious in a enjoyable way was not in the movie, surprisingly..
En komiği kitapta “bel far niente” olarak geçen ifade nedense –hem de kör gözün parmağına bir tekrarla- “dolce far niente” olarak geçiyordu.
But the most funniest thing was that the “bel far niente” expression was told with “ dolce far niente” words in the movie! And it was done very obviously. I didn’t get why…
Bu arada dipnot olarak, hepimiz artık Julia R.’ın American Express kullandığını açıkça öğrendik...
As a deep note, we all learnt that the Julia R. is using American Express:)…
Kitapta eczacı kadının dolandırırcasına para isteme yüzsüzlüğü beni çokkkk sıkmış, bunaltmıştı. Filmde geçiştirilmesi çokkk iyi olmuş..
In the book the medicine woman’s ‘asking-begging for money’ attitude which was very greedy was made me feel so uncomfortable and these parts were so boring to me. Fortunately it was not given long in the movie. And it was such a good idea..
Müzikler müthişti......... hemen gidip alasım geldi. Ancak ertesi günü D&R’da “yok ve bulmanız da mümkün değil” cevabıyla yüzleştim.:(
All the music in the whole movie was definitely great.. it made me go to the store to buy but it was all sold put:( for now..
Bir de onu ararken kitabın devamı niteliğindeki Elizabeth Gilbert’in “Ye Dua Et Evlen” olarak Türkçeleştirilmiş olan ve iğrenç ötesi, hatta daha kötüsü olamazdı dedirten, tam klişe kötü Türk kitap kapağı hadisesinin son örneği şekilde yepyeni bir kitabın olduğun öğrendim. O kapakla elimde dolaştıramayacağım için İngilizcesi var mı diye sorunca da “Eat Pray Love’ın bile şu an İngilizcesini bulmanız mümkün değil hele bu asla cevabıyla dumur oldum. Demek ki bizim evdeki sebil gibi İngilizce versiyonlarını kara borsa yapmanın tam zamanı.
Nette ilkinin bittiği yerden devam eden 2. kitabın, taaa Ocak 2010’da piyasaya çıktığını görünce inanamadım. Bu konuda ablamın yorumuna ise tamamen katılıyorum. Öyle ki, daha 1.nin filmi bahanesiyle ilk kitap relansman şeklinde yeniden promote edilirken ve bu kadar satış yaparken, 2.nin promote.unu yapmaya başlamak çok saçma..
And after the movie I learnt that there is a sequel of the book. I didn’t know that. Its called “committed” and it is said that the story continues where the 1st one was ended..
Son olarak belirtmem gerekir ki, özellikle Hindistan’daki giyim tarzının –tabii ki Julia R. bağlamında- bu ara moda olacağı ve onun da promote edileceği bir gerçek gibi duruyor..
In the end, i should add that it is obvious that the clothing of the Julia R. will be in fashion soon.. especially in the parts which India was the location..and there will be a good promotion for it probably..
Not: Yine filme dair nette karşılaştığım ilginç ve keyifli bir tablo/oyunu paylaşmak istedim.
Ps. I also want to share a chart-play thing which I have encountered on the web..
(Kaynak/Source: http://doanie.files.wordpress.com/2010/08/eatpraylove_b_lg.gif)

Eğer blog yazımı beğendiyseniz, sizi de takipçilerimden biri olarak görmeyi çok isterim..
If you’ve liked my blog post, I would be so happy to see you as one of my followers..

Bir de bana Trendus Blog Ödülleri için bir tık’la oy verirseniz, bilin ki havalarda uçarım...;)
* Alfabetik sıralamada (A-Z) 3. sayfadayım..
http://www.trendus.com/blog-odulleri-2010-yarismacilara

Comments